23 Ağustos 2016 Salı

ISO 9001:2015 Revizyonunun Getirdikleri

Kalite Algısı

Bu yazımızda ISO 9001:2015 revizyonunun neler getirdiğinden bahsedeceğiz. Üniversite yıllarında hep planlamacı olmaya odaklanmıştım. Kalite dediklerinde kaçıyordum çünkü o zamanlar “ne yapıyorsan yaz, ne yazıyorsan yap” olan bir kalite algısı vardı. Böyle bir işin içinde olmak bana çok mantıklı gelmiyordu. Benim mantığıma ters bir olgu, “Ne yani şimdi adam yaptığı her şeyi yazacak mı? İşini mi yapacak, başka bir şey mi yapacak” diye düşünürdüm.  Sonra iş hayatına girince Kalite Bölümü sorumlularıyla tanıştım. O zaman da kalite, kalitecilerin işi, kaliteciler yapsın dedim. Biz üniversitede, şunun farkına varamamışız; Kalite Yönetim Sistemi, bizim dilimizde doğru bir tanım olmuyor “İşi Kaliteli Yönetme Sistemi” ya da “İş Yönetim Sistemi” aslında ISO 9001 için daha doğru tanımlamalardır. Çünkü siz verileri toplamazsanız, onları bilgiye dönüştürmezseniz hiçbir şekilde gelişemez, iyileşemezsiniz.

ISO 9001:2015 revizyonu ‘na gerek var mıydı?

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi artık bütün dünyada kalitenin ortak dili, bütün yönetim sistemlerinin temeli 9001’e dayanıyor. 14001 Çevre Yönetim Sistemi yapacaksanız, 10002 Müşteri Şikayetleri Yönetim Sistemi yapacaksanız, 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi Sistemi kuracaksanız ya da 50001 Enerji Yönetim Sistemi kuracaksanız bunların hepsinin temelinde 9001 vardır. 9001’i doğru uygulayamazsanız, diğer sistemleri de doğru uygulayamazsınız. Bu nedenle şirketlerde doğru algılanıp doğru uygulanmasını sağlamak lazım. 9001 ilk olarak 1987 yılında yayımlandı. 1994, 2000, 2008 ve nihayet 2015 yıllarında revize edildi. “Gerek var mıydı bu revizyonlara? İki prosedür yazıyorduk, bitiyordu(!)” Kalite Yönetim Sistemi “sürekli iyileştirin” diyor. Bunu söyleyen bir kurumun kendisini de sürekli iyileştirmesini ve geliştirmesini beklersiniz. Dolayısıyla bu revizyonla birlikte Kalite yönetim Sistemi de kendisini bir kez daha iyileştirmiştir. Bu revizyonla hayatımıza neler girdi şimdi bunu inceleyelim.

2015 Revizyonu ile Gelen En Önemli Yenilikler

  • Her şeyden önce, standardın yapısı değişti. Yani eskiden sekiz maddeye kadar tanımlıydı, şimdi 10 maddeye çıktı. Standardın yapısı değişti, Kalite Yönetim Sistemi ufak değişikliklerle revize oldu, prensipler aslında çok değişmedi.
  • 2008 revizyonunda süreçler yönetiminde proses yaklaşımı vardı ve süreçleri firmanın yönetimi hazırlıyordu. 2015’te proses modeli daha tanımlı hale getirildi, çerçevesi çizildi ve PUKÖ proses yaklaşımına dahil edildi.
  • PUKÖ (yani Planla, Uygula, Kontrol et, Önlem al) aslında 2008 revizyonunda da yer almaktaydı. 2015 revizyonuyla daha da vurgulanarak standartta vurgulanmaya başlandı.
  • Risk temelli düşünce yaklaşımı geldi. Yeni revizyon ile risklerinizi öngörerek hareket edin yaklaşımı geldi.
  • Ayrıca diğer yönetim sistemleriyle uyumlulukta bir takım değişiklikler meydana geldi.
  • Müşteri kavramı vardı, bu revizyon ile “ilgili taraflar” diye bir kavram ortaya atıldı.
Baktığımız zaman, yeni yapı şu şekilde oluştu. Genel kalite yönetim prensipleri, proses yaklaşımı ve bunun içinde PUKÖ döngüsü, risk temelli düşünce yaklaşımı ve diğer standartlarla ilişki, kapsam, referanslar, terimler ve tarifler değişti. 4. Madde itibari ile kuruluşun bağlamı başladı. Liderlik 5. maddede tanımlanmaya başladı, 6. madde planlama olarak tanımlandı, 7. maddeye destek kaynaklarla, etkinliklerle, farkındalıklarla operasyon geldi, 8. maddede operasyonel planlama ve ürün ve hizmetler için şartlar var. Üretim ve hizmetin sağlanması yani standardın 2008 versiyonunda olanlar aslında bu versiyonda da kendini iyileştirerek ve geliştirerek devam eden noktalar arasında. Performans değerlendirme, izleme, ölçme, analiz, değerlendirmeler ve iç tetkikler devam ediyor. İyileştirmelere düzeltici ve önleyici faaliyetler diyorduk, şimdi uygunsuzluk ve düzeltici faaliyetler diyoruz. Yani önleyici faaliyet kavramı biraz şekil değiştirdi. Önleyici faaliyet kavramı yerini risk temelli düşünceye bıraktı.

Revize Edilen Kalite Yönetim Prensipleri

Standart her zaman bu prensipleri dikkate alarak hareket ediyor. Kalite yönetim prensiplerine uygun olarak çalışmanızı ve sistemi prensiplere uygun olarak yönetmenizi bekliyor. Bu prensipler ISO 9001 standardında tanımlanmasa da 9000’in içinde tanımlanıyor. Biraz eskimiş olan, 7 yıldır kullandığımız bu standardı değiştirerek, 8 madde olan Kalite Yönetim Prensipleri’nin 7’ye indiğini görüyoruz. Müşteri odaklılık, Liderlik ve Çalışanların katılımı devam ediyor. Bunlar olmazsa olmazlardır. Kalite yönetim sistemi liderlik gerektirir, müşteri odaklılık zaten bütün standartların temel noktası ve çalışanların katılımı da işlerin tek kişiye sorumluluk yüklenmemesi ve denetim gününde işlerin son güne kalmaması için çok önemlidir. Proses yaklaşımı devam ediyor. İyileştirme, sürekli iyileştirme olarak güncellendi. Daha önceden karar vermede gerçekçi yaklaşımlar da şimdi kanıta dayalı karar verme olarak güncellendi. Yani bu işi yaparken, karar verirken, sistemi yürütürken artık istatistiği de kullanın, yalın üretim tekniklerini de kullanın, 6 Sigma tekniklerini de kullanın, kanıtlarını toplayıp buna göre hareket edin, planlayın.

Proses Yaklaşımı ve PUKÖ Döngüsü

ISO 9001, Proses yaklaşımı, PUKÖ döngüsü ve risk temelli düşünce içeren bir yaklaşıma oturtuldu. Bu standartla birlikte prosesler ve ilişkileri irdelenmektedir. Proses yaklaşımı dediğimiz, aslında birbirleriyle ilişkili proseslerin bir sistem olarak yönetilmesini sağlamaktır. Kuruluşun etkinliğine ve verimliliğine katkı sağlayan en önemli şey proseslerin doğru tanımlanması, doğru ilişkilendirilmesi  ve doğru yönetilmesidir. Çünkü prosesler aslında bir yapbozun parçalarıdır ve bu yapboz parçaları doğru şekilde bir araya geldiğinde boşluk kalmaz ise firmaların sağlam temelini oluştururlar. Firmalarda, bütünü oluşturan proseslerdir ve doğru yönetilen prosesler firmanın toplam performansını arttırır. Yani bireylerin başarılarına değil proseslerin başarılarına odaklanmak gerekmektedir. İş hayatında yönetmeye çalıştığımız, sürdürmeye çalıştığımız her şey işletmelerin var olmaları içindir. Bizler de iş hayatında hayatta kalabilmek için, global bir dünyada yaşamamız nedeniyle her geçen gün değişen müşterilerin beklentilerini karşılayabilmeliyiz.
Hayat, istediğimiz her noktadan istediğimiz her şeyi alabileceğimiz bir teknolojik bütünlük getirdi karşımıza. Dolayısıyla biz hızlı bir şekilde Kalite Yönetim Sistemimizi yönetebilmeliyiz artık. Kâğıtlarla kalite yönetmek geride kalan demode bir yöntem haline geldi. Çünkü hayat çok hızlı akıyor ve biz de bu hıza yetişebilmeliyiz. Proses yaklaşımıyla şartları sürekli karşılamayı başararak, ihtiyaç ve beklentilere doğru şekilde odaklanmayı başararak bu zorluğu aşmamız gerekiyor. Nasıl yapacağız bunu? Bir takım eski işleri yapmayı bırakacağız, biraz inovatif (yenilikçi) olacağız. Buluşçu olacağız, farklılaşacağız, yeniden yapılanacağız ve bunun gibi iyileştirme yaklaşımlarını benimseyerek farklıolacağız. Farklı olamazsak bize benzeyen, bizimle yarışan ve piyasadaki yenilikçi yaklaşımı benimsemiş diğer firmalar önümüze geçer ve bu pazarda bizim tutunmamızı engeller.

1. Proses Yaklaşımı

Proses yaklaşımı proseslerin ilişkilerini sistematik olarak tanımlar ve yönetilmesini sağlar. Risk temelli düşünce de burada istenmeyen sonuçları, karşılaşabileceğimiz riskleri, istenmeyen sonuçların neler olabileceğini öngörerek içerisindeki fırsatların görünmesini ve onlara odaklanıp bu fırsatların avantaja dönüştürülmesini sağlamaktadır. Önleyici faaliyetin kalkma sebebi budur. Baştan riskleri belirleyip tedbir al diyor standart. Sürecin içindeki riskleri belirle ve bunları fırsat yaklaşımıyla değerlendir. Japonca olan RİSK kelimesinin yazılışında 2 sembol bulunur. Bir tanesi tehdidi, diğeri fırsatı sembolize eder. Yani Risk kavramı iki zıt kavramı da barındırır. Proseslerin ve bir bütün olarak sistemin yönetimini bu bağlamda risk temelli düşünce ile PUKÖ döngüsünü kullanarak başarabilirsiniz.
Proses yaklaşımı için SIPOC Modeli uygulanmalıdır. SIPOC Modeli girdilerimiz ve çıktılarımız ile faaliyetlerimizi oluşturmamız için kullandığımız bir modeldir. Faaliyetlerimizin bir kapsamı, sınırları, başka birimlerle ve başka süreçlerle ve ilgili alanlarla etkileşimleri, müşterilerle ve tedarikçilerle etkileşimleri vardır. Neler olabilir bu girdiler, örneğin; malzemeler, dokümanlar, satın alma talep formları, personel talep formları, vb. Çıktılar ise; yine ham madde, malzeme, bilgi, enerji, ürün, hizmet, karar, vb. Bunların her birinin kaynakları var, yani Suppliers (tedarikçiler), çıktılarımızın sahipleri kimler, yani iç ve dış müşterilerimiz. Süreç nasıl işliyor, doğru mu, yanlışımız var mı? Bunları tespit edebilecek izleme, ölçme, check (kontrol) noktaları oluşturmalıyız. Bunların hepsini belirlemeliyiz. Proses yaklaşımını bu hale getirmemiz gerekiyor.

2. PUKÖ Döngüsü

PUKÖ Döngüsü, Kalite Yönetim Sistemlerine ve süreçlere uygulanabilen bir yaklaşımdır. PUKÖ Döngüsü’nün mantığını ve yaklaşımını biliyoruz (planla, uygula, kontrol et, önlem al). Bu döngüyü ISO 9001:2015 standardının maddelerine göre nasıl yerleştirebiliriz buna bakmalıyız. PUKÖ döngüsünü 6, 7, 8 ve 10. maddelerde görüyoruz. Bunu sağlamak için de standardın tam ortasında 5. maddede Liderlikyer almaktadır. İyi bir liderlikle, doğru planlama operasyonlarıyla, planların doğru işletilmesiyle tam anlamıyla doğru bir iyileştirme yapabilirsiniz. Siz performanslara sadece YGG(Yeniden Gözden Geçirme)’lerde yılda bir kez bakarsanız, kontrol etmezseniz, yapılan iyileştirmelere yılda bir kez bakarsanız bu bir dokümantasyon işidir. Bu sadece belge almak içindir. Eğer amacınız buysa hiç uğraşmayın, çok uygun yollarla kalite yönetim sistemi belgelendirmesini elinize zahmetsiz veren kuruluşlar var(!) Yıllık bir bedel karşılığı, sizi hiç zorlamadan belgeyi veriyorlar, alıp duvara asıyorsunuz. Ancak beyhude bir bedel oluyor bu…

Diğer Yönetim Sistemi Standartları ile İlişki

Kuruluşun kapsamı

Az önce de belirttiğimiz gibi bütün sistemlerin temeli bu 10 madde. Kuruluşun kapsamına değinecek olursak, kuruluş kimdir, ne üretir, müşterisi kimdir, birikimi nedir, amacı, stratejik yönü gibi soruların cevapları verilmelidir. Vizyon, misyon, değerler, politika ve kalite politikası kuruluşun kapsamını anlatan yapı olarak karşımıza çıkar.

İlgili tarafların beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamak

İlgili taraflar bizim ürünlerimizden neler bekliyor, hizmetlerimizden neler bekliyor bunları belirlememizi istiyor standart. Standart bizden ilgili tarafları doğru belirlememizi ve onların şartlarını ortaya koymamızı istiyor.

Daha esnek dokümantasyon

Doküman yapısı esnekleşti, doküman yapısında artık zorunlu prosedürler yok, dokümanların kontrolü ve kayıtların kontrolü kaldırıldı onun yerine DOBİ (dokümante bilgi) maddesi eklendi. Yeni yapımızda bu var. Standardın istediği bazı DOBİ’ler var bu Dobi’lerin oluşturulması gerekiyor. Ama bunlar için prosedür yazmak tamamen size kalmış.

ISO 9001:2015 Neler Götürdü

  • Yönetim Temsilcisi,
  • Kalite El Kitabı,
  • Zorunlu prosedürler,
  • Önleyici Faaliyetler,
  • Dış Kaynaklı Prosesler,

En önemli 5 Yenilik Nedir

  • Yönetim –   Liderlik
  • Doküman/kayıt –  Dokümante Bilgi
  • Önleyici Faaliyet – Risk Temelli Süreç Yönetimi
  • Uygun Olmayan Ürün –  Uygun Olmayan Çıktı
  • Satın alma – Dış Tedarikçiler

Kapalı Ve Sınırlandırılmış Alan Girişi

https://isgkalitegirisimcilikpaylasimlari.blogspot.com.tr/p/forum.html

17 Ağustos 2016 Çarşamba

İŞ KAZALARINDA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANIN SORUMLULUĞU VE YAPMASI GEREKENLER

İŞ KAZALARINDA İŞ GÜVENLİĞİ UZMANIN SORUMLULUĞU VE YAPMASI GEREKENLER: ( Av. Süleyman AKTAŞ)
İŞ KAZASI TANIMI :
İşe öncelikle iş kazasının kısaca tanımını yapmakla başlayalım. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 3/g maddesinde iş kazasının tanımı şu şekilde yapılmıştır:
"İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır"
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Sağlık Sigortası Kanunun 13. Maddesinde iş kazası daha ayrıntılı şekilde tanımlanmıştır :
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) İşyerinde bulunduğu sırada emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ GÖREVLERİ̇:
İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkındaki Yönetmeliğini 9/1. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:
"İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:
a) Rehberlik,
b) Risk değerlendirmesi,
c) Ortam gözetimi,
ç) Eğitim bilgilendirme ve kayıt,
d) İlgili birimlerle işbirliği"
İŞ KAZASI SONRASI İŞ GÜVENLİĞİ UZMANIN HUKUKİ SORUMLULUĞU:
İşyerinde güvenlik ve sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde işveren sorumludur. İşveren, işyerinde bünyesinde iş güvenliği uzmanı istihdam etmiş ise iş güvenliği uzmanı, işveren vekili sıfatıyla iş yerinde güvenlik, sağlık ve tehlikelerin giderilmesin işveren gibi sorumludur.
İşverenin kendi bünyesinden görevlendirmediği İş Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanı ise işveren vekili olarak değerlendirilemez. Bu durumda çalışanları kurallara uyma konusunda zorlayıcı değil rehberlik görevi söz konusudur.
Bilindiği üzere iş kazası sonucu oluşan yaralama ve ölüm durumunda olayın, hem ceza (kamu) hukuku hemde rucü davası, maddi ve manevi tazminat davası yönüyle iş ve borçlar hukuku (özel hukuk) boyutu bulunmaktadır.
Her iki boyut içinde iş kazasının oluşmasında KUSUR durumu en belirleyici unsurdur. Kusur oranı gerek ceza ve gerekse özel hukuk alanında bilirkişi raporları ile belirlenmektedir. Bilirkişinin kusuru doğru oranda tespitinde, iş kazasının oluşa uygun, gerçek ve objektif şekilde kayıt altına alınması, usulüne uygun bildirilmesi ve sürecin doğru işletilmesi gerekir. İş güvenliği uzmanının iş güvenliği ile ilgili olarak işyerindeki eksiklikleri, önlemleri, uyarıları ve tehlikeleri onaylı işyeri defterine yazması işverene tebliğ niteliğindedir. Bu eksiklikler ve tedbirsizlikler nedeniyle iş kazasının oluşması halinde iş güvenliği uzmanına kusur izafe edilemez.
A) CEZA (KAMU) HUKUKU YÖNÜNDEN:
Ceza hukuku yönünden iş kazasının oluşumunda kusuru bulunanlar hakkında, kazalanan işçinin yaralanması halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 89. Maddesi uyarınca 'Taksirle Yaralama', işçinin ölümü halinde TCK'nın 85. Maddesi uyarınca 'Taksirle Öldürme' suçunu işlediğinden bahisle ceza soruşturması/kovuşturması söz konusu olabilmektedir. Hazırlık aşamasında cumhuriyet savcılığı aldırdığı bilirkişi raporunda, işveren, iş güvenliği uzmanı, birim sorumlusu vb. görevlilerden iş kazasının oluşumunda kusuru bulunmayanlar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına (takipsizlik) karar verebilir.
İş güvenliği uzmanı hakkında, bilirkişi raporu ve toplanan deliller sonucu gerekli önlem alacak kişiler arasında koordinasyonu yapmaması, ortam gözetimi görevini yerine getirmemesi, eğitim vermemesi sonucu iş kazasına neden olduğu belirlendiği takdirde dava açılır.
Taksirle yaralama suçu şikayete bağlı bir suç olduğundan kazalanan işçinin soruşturma aşamasında şikayetçi olmaması halinde soruşturma dosyası kapatılır. Kovuşturma aşamasında şikayetçi olunmadığında davanın düşürülmesine karar verilir.
İş güvenliği uzmanlarının büyük bir bölümünün OSGB'den veya dışarıdan kısmi süreli çalışan olarak hizmet verdiği, ayın belli günlerinde işyerinde olabildiği, iş kazası anında işyerinde olamayabileceği durumlarda, iş kazasından sonra soruşturma aşamasında kollukta ve savcılıkta ifade verilmeden önce iş güvenliği uzmanının işyerindeki sorumlulara ulaşıp bilgi alıp, olaya göre kendi çalışmalarını derleyip (Eğitimler, talimatlar, onaylı deftere yazılanlar vb) belgelerle ifade vermesi daha uygun olacaktır.
B) ÖZEL HUKUK YÖNÜNDEN:
Özel Hukuk yönünden ise, kazalanan işçinin ölümü halinde destekten yoksun kalan yakınları maddi tazminat açabilirler. Vefat eden işçinin tüm yakınları ayrıca manevi tazminat davası da açabilirler. Yaralama ile sonuçlanan iş kazasında kazalanan işçi maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Tazminat davası iş kazasında kusuru tespit edilenlerin tümüne karşı açılabilir. Tazminat meblağının belirlenmesinde kusur durumu çok önemli bir husustur. Yaralanma halinde işgücü kaybı (maluliyet) oranı da tazminat meblağının belirlenmesinde önemli bir unsurdur. Ölüm halinde, kusurla birlikte destekten yoksun kalanların sayısı, yaşları, ölen işçinin yaşı gibi hususlar maddi ve manevi tazminatın hesaplanmasını ve belirlenmesini etkileyen unsurlardır.
RÜCU TAZMİNATI DAVASI
İş kazası sonucu zarar gören işçiye veya hak sahibi kişilere 5510 sayılı Kanun kapsamında yapılan ve ilerde yapılması gereken her türlü giderin tutarı için 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi gereği işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuat hükümlerine aykırı olan eylemlerinin kusur derecesi ağırlığında, Borçlar Kanunu hükümlerine göre SGK tarafından işverene karşı açılan rücu davasıdır.
İş Kanunu’nun iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında belirtilen görevleri iş sözleşmesi ile işveren vekillerine yüklemesinden dolayı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre rücu tazminat davalarında, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun işverenden değil, ceza davasında belirlenen birliktfde sorumlu olanlardan zararın tümünü isteyebileceği gibi sorumlulardan sadece birisinden de zararın tümünü isteyebilir.
Ancak, kaza meydana gelmeden önce tüm iş güvenliği önlemlerini aldırmak için ilgili birim yöneticilerini uyardığını ya da aldırdığı bu önlemlere uyulması için çalışanları zorladığını veya üçüncü bir kişinin kusurunun bulunduğunu veyahut alınan bu önlemlere rağmen kaçınılmaz nedenlerle bu kazanın oluştuğunu kanıtlarsa, meydana gelen iş kazalarından sorumlu olmaz.
C) İDARİ YÖNDEN:
6331 sayılı yasanın 8/2. Maddesinde İşyeri Hekimi ve İş Güvenliği Uzmanın görev ve sorumlulukları şu şekilde tarif edilmiştir:
"İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur. Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir. Bildirim yapmadığı tespit edilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının belgesi üç ay, tekrarında ise altı ay süreyle askıya alınır."
İdari yönden sorumluluk ile ilgili bir hüküm de 6331 sayılı yasanın 8/4. Maddesinde, "Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınacağı" şeklinde düzenlenmiştir.
İŞ KAZASI SONRASI İŞ GÜVENLİĞİ UZMANIN YAPMASI GEREKENLER:
1) İlk sorumluluk, (iş kazası işyerinde bulunduğu zamanda oymuşsa ve müdahale olanağı varsa) kazalanan işçiye ilk acil tıbbi müdahale edilmesi sağlanmalıdır.
Ardından iş kazası 'derhal' en yakın kolluk (polis bölgesi ise polis merkezine, jandarma bölgesi ise jandarmaya) haber verilmelidir. Ayrıca, en geç 3 gün içinde SGK'ya yazılı ve internet üzerinden iş kazası bildirimi yapılmalıdır. Hafif yaralanmalarda bile iç kanama gibi riskler düşünülerek kazalanan işçi hastaneye sevk edilmeli ve iş kazası bildirimi yapılmalıdır.
Tüm risk veya işveren mali mesuliyet sorumluluk sigortasına bildirim yapılmalıdır.
2) Kazalanan işçi sevk edildikten sonra, iş kazasını gören tanıkları tespit edip, onlarla görüşerek kazanın oluşumu hakkında somut ve en doğru bilgi edinilmelidir. Bunun içinde tanıklardan kazanın oluşumunu kişisel yorumlardan uzak, objektif olarak anlatması istenmelidir. Kaza yerinde kazanın oluşumunu gören güvenlik kamerası görüntüleri incelenmelidir.
Pozisyonu ve görevi olmayan çalışanın karıştığı iş kazalarında (tazminat davalarına muhatap olunması nedeniyle)
kolluk kuvvetlerince, (polis, jandarma) iş yeri sorumlusu olarak, kazanın olduğu yerin birim sorumlusunun ifade vermesi sağlanmalıdır.
3) İş kazasına neden olan eksikleri veya unsurları tespit edip, objektif bir şekilde değerlendirme yapılmalıdır. İşyeri Kaza Tutanağında veya iş kazası bildiriminde iş kazasının kimin kusurundan kaynaklandığından veya alınan tedbirlerden ya da verilen eğitimleri belirtmekten kaçınılmalıdır. Teknik unsur ve olayı içeren kısa, yorumsuz ve cümleler yazılmalıdır.
4) Risk Değerlendirme Raporunda, kaza ile ilgili tespitlerin (İş Yeri Tespit Defteri) olup olmadığına dair çalışmalar revize etmeli, eklemeli ve yetkililerin (varsa İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu) acilen toplanması ve karar alması sağlanmalıdır
SONUÇ :
İşinizi kaybetmemek adına iş kazası öncesi veya sonrası işveren lehine hukuka ve gerçeğe aykırı bir yaklaşımdan kesinlikle kaçınılmalıdır.
İş Güvenliği uzmanı olarak Ceza soruşturması/kovuşturmasında ifadenize başvurulabileceği gibi, kusurunuz halinde bu sürecin şüpheli/sanık olarak muhatabı da olabilir, hakkınızda tazminat ve rücu davaları açılabilir.
Kaldı ki, yasal düzenlemelerde iş güvenliği uzmanın görevini yerine getirmesinin kısıtlanamayacağına ilişkin "kısmi" iş güvencesine ilişkin 6331 sayılı yasada düzenlemeler mevcuttur:
6331 sayılı yasanın 8/1. Maddesi uyarınca, "İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamaz. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği etik ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütür." denilmektedir.
Ayrıca yukarıda da değindiğimiz üzere 6331 sayılı yasanın 8/2. Maddesinde, "iş güvenliği uzmanı tarafından işverene bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir. İş güvenliği uzmanının işverene iş yerindeki alınması gereken acil tedbirler konusunda bildirimde bulunmasından dolayı işveren tarafından iş güvenliği uzmanının iş sözleşmesine son verilemeyeceği" açıkça düzenlenmiştir.
Sayfa editörü Metin Kadirhan'ında paylaştığı İş güvenlik uzmanın iş kazalarındaki sorum(lu/suz)luğuna ilişkin çok önemli olan Yargıtay içtihadının özetini tekrar ederek bitirmek istiyorum:
"ANILAN ŞİRKETE AİT DOSYADA MEVCUT ONAYLI İŞ YERİ DEFTERİNE, ŞİRKETTE AÇIK UÇLU KABLOLARIN BULUNDURULMAMASI, ÜNİTELERDE BULUNAN ELEKTRİK PANOLARINA KAÇAK AKIM RÖLESİ TAKILMASI İLE ELEKTRİK TESİSAT VE TOPRAKLAMA SİSTEMLERİNİN YILDA EN AZ BİR KEZ KONTROL EDİLMESİ GEREKTİĞİ İŞ GÜVENLİĞİNİ UZMANI SANIK A…. TARAFINDAN YAZILDIĞI, İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMET YÖNETMELİĞİ'NİN 7. MADDESİNİN 4. FIKRASINDA, ONAYLI DEFTERE YAZILAN TESPİT VE ÖNERİLERİN İŞVERENE TEBLİĞ EDİLMİŞ SAYILACAĞININ BELİRTİLMESİ KARŞISINDA;
GÖREV SORUMLULUĞU KAPSAMINDA İŞYERİNDEKİ OLAYA KONU AKSAKLIKLARI TESPİT EDEN VE İŞ YERİ DEFTERİNE MADDELER HALİNDE YAZARAK GÖREV VE SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİREN İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI SANIK A.. D..'A OLAY NEDENİYLE KUSUR İZAFE EDİLEMEZ."

Makine Güvenliği

https://isgkalitegirisimcilikpaylasimlari.blogspot.com.tr/p/forum.html

3 Haziran 2016 Cuma

Yıllık izinler ihtiyaca göre bölünecek

İşçinin izin süresi, iznini hak ettiği tarihteki kıdemi (hizmet süresi), yaşı ve yer altı işlerinde çalışıp çalışmamasına göre belirlenir. İşyerinde işe başladığı günden itibaren deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilmesi zorunludur. Yıllık ücretli izin hakkının ortadan kaldırılmasına yönelik her türlü sözleşme ve anlaşmalar geçerli değildir.
İZİN SÜRELERİ ARTIRILABİLİR
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi;
  • 1 yıldan 5 yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara 14 günden,
  • 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 20 günden,
  • 15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden az olamaz. Ancak taraflar iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile bu süreleri artırabilirler.
AVANTAJLI OLANLAR
Genç ve yaşlı işçiler yıllık izin bakımından ayrıca korunmuştur. Bu bağlamda 18 ve daha küçük yaştaki işçilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresinin 
20 günden az olması mümkün değil. Söz konusu yaş kategorilerinde bulunanların kıdemi 1 yıl olsa bile 14 gün yerine 20 gün yıllık izin verilmesi gerekir. Yıllık izinde en avantajlı diğer bir grup ise yer altı işlerinde çalışan işçilerdir. Bu grupta bulunan işçilerin yıllık ücretli izin sürelerinin diğer işçilere göre dörder gün daha artırılarak uygulanması zorunludur. Bu durumda 15 yıldan fazla kıdemi olan bir yer altı maden işçisinin yıllık izin süresi 30 güne kadar çıkabilir. Avantajlı durumda bulunan bu işçilerin ayrıca işverenle anlaşmaları ya da toplu iş sözleşmesi ile yıllık izin sürelerinin artırılmasında kanuni bir engel bulunmuyor.
TEK SEFERDE 10 GÜN ŞARTI
Yıllık izin daha önce en fazla 3 parçaya bölünürken yürürlüğe giren Torba Yasa ile yine bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere işçiye kullandırılacak. Kalan kısmı ise işçi ve işverenin anlaşması ile ihtiyaca göre istenildiği kadar bölünebilecek. Örneğin 16 yıllık kıdemi olan normal bir işçinin yıllık izni 26 gündür. Bu iznin 10 günü tek seferde olmak şartı ile kalan 16 gününün 8-9, 10 veya 16 defada kullanılması mümkün.
Yıllık izinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, iznin 10 günlük kısmının bölünmeden kullandırılmasıdır. Artan kısım, işçi ve işverenin anlaşması halinde istenildiği sayıda bölünebilecek.
YOL İZNİ VE YASAKLAR
Yıllık izin esnasında gelir getirici başka bir işte çalışmak kesin olarak yasaklanmıştır. İşverenin bu sürede işçinin çalıştığını tespit etmesi halinde yıllık izin dönemi için ödediği ücreti işçiden talep etmesi mümkün.
Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu ilden başka bir ilde geçirecek olan işçilere talepte bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere 4 güne kadar ücretsiz yol izni verilmeli.
Yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilmiyor. Ayrıca yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor.
İDARİ PARA CEZALARI
Yıllık ücretli izinlerin uygulamasına yönelik aykırılıklarda idari para cezası uygulanır. Bu cezalar da yeniden değerleme oranlarına göre her yıl artar. İdari para cezaları şu şekilde uygulanır.
  • Yıllık ücretli izni yasaya aykırı şekilde bölme: 285 TL
  • İzin ücretini yasaya aykırı şekilde veya eksik ödeme: 285 TL
  • Sözleşmesi feshedilen işçiye yıllık izin ücreti ödememe: 285 TL 

1 Haziran 2016 Çarşamba

SORULARLA KİRALIK İŞÇİ-1

1.)KİRALIK İŞÇİNİN YASAL DAYANAĞI NEDİR?
4857 sayılı İş Kanun'un 7'inci Maddesin de ele alınmıştır.
2.)YÜRÜRLÜĞE NE ZAMAN GİRDİ?
20/05/2016 Tarihli Resmi Gazete'nin 29717 sayısında  yayımlanarak 6715 sayılı Kanunla İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la yürürlüğe girdi.
3.)GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ NEDİR?NASIL KURULUR?
Geçici iş ilişkisi, özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde görevlendirme yapılmak suretiyle kurulabilir.
4.)ÖZEL İSTİHDAM BÜROSU TÜRKİYE İŞ KURUMUNDAN İZİN ALMAK ZORUNDA MI?
Özel istihdam büroları; iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyeti yapar, işgücü piyasası ile istihdam ve insan kaynaklarına yönelik hizmetleri yürütebilir, mesleki eğitim düzenleyebilir ve yetki verilmesi hâlinde geçici iş ilişkisi kurabilir.
5.)ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARINI KİM TEFTİŞ EDER?
Özel istihdam bürolarının faaliyetlerine ve geçici iş ilişkisine yönelik inceleme, denetim ve teftiş Bakanlık iş müfettişleri tarafından yapılır. 4857 sayılı Kanunun 7'inci maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi uyarınca
''İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâlinde''
 Türkiye İş Kurumuna  yapılan şikayet bildirimleri incelenmek üzere İş Teftiş Kurulu Başkanlığına iletilir. Bu durumda özel istihdam büroları, istenilen her türlü bilgiyi vermek ve bu bilgilerin doğruluğunu ispata yarayan defter, kayıt ve belgeleri ibraz etmek zorundadırlar.
6.)ÖZEL İSTİHDAM BÜROSUNUN İZİNİ HANGİ HALLERDE İPTAL EDİLİR
Türkiye İş Kurumunca  verilen geçici iş ilişkisi kurma yetkisi;
 a) Özel istihdam bürosu izninin iptal edilmesi,
b) Geçici iş ilişkisi kurulan işçi sayısının %10'unun  ücretinin, ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmemesi,
 c) 1 yıl içinde en az 1 işçinin ücretinin, en az 3 defa sözleşme ile belirlenen ücretin altında ödenmesi veya süresinde ödenmemesi,
 d) Yazılı sözleşme yapma şartına uyulmaması,
e) Geçici iş ilişkisine yönelik 4857 sayılı Kanunun 7'inci maddesinde belirtilen sürelere uyulmaması,
f) İş ilişkisinde 4857 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde düzenlenen eşit davranma ilkesine aykırı davranılması,
 g) Kayıt dışı işçi çalıştırıldığının tespit edilmesi, durumlarında (a) ve (b) bentlerinde sayılan hâllerde derhâl; diğer bentlerde sayılan hâllerde ise son fiilin tespit tarihinden geriye yönelik 2 yıllık süre içinde aynı bentlere 3 kez veya ayrı bentlere 6 kez aykırı davranıldığının tespit edilmesi hâlinde iptal edilir ve 3 yıl süre ile izin verilmez.
7.)ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARININ YÜKÜMLÜLÜKLERİ NEDİR?
Özel istihdam bürosu, aracılık ve geçici işçi sağlama faaliyeti karşılığı olarak işverenden hizmet bedeli alma hakkına sahiptir. İş arayanlardan ve geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçilerden her ne ad altında olursa olsun menfaat sağlanamaz ve hizmet bedeli alınamaz. Ancak aracılık hizmetleri için özel istihdam bürolarınca, yönetmelikle istisna tutulan meslekler ve pozisyonlar için hizmet bedeli alınabilir.
Özel istihdam bürosu işçisine ilişkin 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 4447 sayılı Kanundan doğan yükümlülükler, 4857 sayılı Kanunun 7' inci maddesi saklı kalmak kaydıyla, özel istihdam bürosu tarafından yerine getirilir.
8.)GEÇERSİZ ANLAŞMALAR NELERDİR?
İş ve işçi bulma faaliyetleri ile ilgili olarak;
a) Özel istihdam bürolarının yönetmelikte öngörülenler dışında iş arayanlarla bedel alınması konusunda anlaşma yapmaları veya onlardan herhangi bir şekilde menfaat sağlamaları hâlinde özel istihdam büroları ile işverenler arasında yapılmış bulunan anlaşmalar,
b) İşçinin kayıt dışı çalışması, sendikaya üye olması veya olmaması ya da asgari ücretin altında ücret ödenmesi şartlarını taşıyan anlaşmalar,

c) Bir işverenin veya iş arayanın, işe yerleştirme faaliyeti için diğer özel istihdam bürolarından veya Türkiye İş Kurumundan hizmet almalarını engelleyen anlaşmalar, geçersizdir.

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Kinoanın piyasada 100 gramı 15 lira. Tarım sektörü girişimcileri için iyi bir fırsat olabilir...

Astronotların yiyeceği Ağrı Dağı'nda yetiştirildi

Anavatanı Güney Amerika'nın And Dağları olan ve yüksek besin değeriyle astronotların beslenmesinde de kullanılan kinoanın, Ağrı Dağı eteklerinde yapılan deneme üretiminden olumlu sonuçlar alındı. Piyasada 100 gramı 15 lira.

Astronotların yiyeceği Ağrı Dağı'nda yetiştirildi
 Anavatanı And Dağları olan ve yüksek besin değeriyle astronotların beslenmesinde de kullanılan "kinoa", Ağrı Dağı eteklerinde de üretilmeye başlandı.

Bölge çiftçisine yüksek getirili alternatif ürün temin etmek için Iğdır Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi iş birliğiyle geçen yıl başlatılan çalışmalardan olumlu sonuçlar alındı. Kinoa, iklim koşulları ve toprak yapısıyla Iğdır'ın Ağrı Dağı eteklerindeki deneme sahalarında başarıyla üretildi.


Yaygın üretime yönelik laboratuvar testlerinin devam ettiği kinoa, piyasada 100 gramı 15 lira civarındaki satış fiyatıyla bölge çiftçisi için umut oldu.

38 TÜRÜNDE DE BAŞARILI SONUÇ
Proje ekibinden Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Süleyman Temel, AA muhabirine, geçen yıl mart ayında kinoanın 23 çeşidinin ekildiğini, bundan olumlu sonuç alınınca 15 türün daha ekimini yaptıklarını söyledi. Kinoanın çok verimli olduğunu anlatan Temel, şöyle konuştu:

"Kinoanın 38 türünün ekimini yaptık, sulak alanlarda dönüm başı yaklaşık 400, kıraç alanlarda ise 200 kilogram arası verim aldık. Yapılan çalışmalar sonucu Iğdır'ın ekolojik koşullarının, kinoanın ot ve tohum üretimi açısından çok verimli olduğunu tespit ettik. Şimdi kinoanın laboratuvar ve sera ortamında soğuğa, tuzluluğa ve kuraklığa dayanıklılık testlerini yürütüyoruz. Buradan elde edilecek sonuçlarla bu bitkinin bu bölgeyi neden sevdiğini ve uyum sağladığını belirleyeceğiz. Kinoa bitkisi diğer kültür bitkilerine göre tuzluluğu biraz daha seviyor, Iğdır Ovası'nda da tuzluluk var."

Kinoanın bu bölgede olgunlaşma süresinin uzun olduğunu dile getiren Temel, "Iğdır'ın vejetasyon (olgunlaşma) süresi uzun, mart ayının sonundan itibaren tarlalara ekimleri yapabiliyoruz. Ekim ayına kadar yetişme süresi oluyor. Biz geçen yıl 23 çeşit içerisinde ortalama 4,5 aylık bir yetişme süresinin olduğunu tespit ettik" dedi.


ÇİFTÇİ İÇİN GETİRİSİ YÜKSEK
Türkiye'nin yeni yeni tanıştığı kinoanın, çiftçi için alternatif ve yüksek getirili bir ürün olduğunu belirten Temel, şunları söyledi: "Kinoa bitkisi sofrada buğdaya, pirince ve Mısıra alternatiftir. Ekonomik anlamda ise yine aynı bakliyatlara iyi bir alternatif olur. bugün buğdayın kilogramı 1 liraya satılıyorsa çiftçi bu bitkiyi satmak istediğinde 150 liradan aşağı satmayacak. Pirinç, mısır ve buğdaya göre ortalama 3 kat daha fazla protein, mineral ve vitamin içeriğine sahip. Kinoa bitkisinin lif oranı yüksek, bu yüzden insanların daha tok kalmalarını sağlıyor. Bu bitki diğer gıdalara göre daha yüksek protein ve vitamin içerdiğinden dolayı daha uzun bir süre insanların günlük gereksinim duydukları besin ihtiyaçlarını karşılıyor." 

27 Mayıs 2016 Cuma

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA İLİŞKİN BİLGİLENDİRME

İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda çalışma hayatına yönelik yapılan ilk müstakil kanun 20.06.2012 tarihinde TBMM'de kabul edilerek, 30.06.2012 tarihli 6331 Sayılı 'İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU Resmi Gazete'de yayımlandı.
BU KANUN; kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.
      Bu demek oluyor ki hangi tür işletme olursa olsun 1 çalışanı bile olsa bütün işyerleri bu kanun ile ilgili üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirecektir.
      Kanun kapsamında yayımlanan İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ ne göre işyerleri; Az Tehlikeli, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli olmak üzere üç grupta toplanmıştır. Aşağıda bu gruplar örneklendirilmiştir.
Nace Kodu
Yapılan İş
Tehlike Sınıfı
56.10.05
Oturacak yeri olmayan fast-food satış yerleri (hamburger, sandviç, tost, vb.), al götür tesisleri ve benzerleri tarafından sağlanan diğer yemek hazırlama ve sunum faaliyetleri
Az Tehlikeli
47.22.01
Belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda et perakende ticareti (sakatatlar, av ve kümes hayvanı etleri ile kasaplar dahil)
Tehlikeli
41.20.05
Mevcut ikamet amaçlı olan veya ikamet amaçlı olmayan binaların yeniden düzenlenmesi veya yenilenmesi (büyük çaplı revizyon)
Çok Tehlikeli
41.20.02
İkamet amaçlı binaların inşaatı (müstakil konutlar, birden çok ailenin oturduğu binalar, gökdelenler vb.nin inşaatı) (ahşap binaların inşaatı hariç)
Çok Tehlikeli











Çalışan sayısı ve tehlike sınıfına bakılmaksızın; tüm işyerlerinde 6331 sayılı "İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu" nun 4, 10,11, 15 ve 17. Maddelerine göre 01.01.2013 tarihinden itibaren ;

-Risk değerlendirmesi,
- Çalışanların temel iş güvenliği eğitimi,
- Acil durum eylem planı yapması gerekmektedir.
- İşe giriş sağlık raporu aldırılması zorunlu hale getirilmiştir.
- Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 10 çalışanda 1 kişide, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde 20 çalışanda 1 kişide, Sağlık Bakanlığı İlkyardımcı sertifikaları olmalıdır.


İş Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu


-Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için çalışan sayısına bakılmaksızın 01.01.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. (10'dan az çalışanı olan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli işyerlerinin İsg Hizmet bedellerine kanunen belirlenen oranlarda Bakanlık desteği verilecektir.)

-10-49 çalışanı olan ve Az Tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 01.07.2016 tarihinde yürürlüğe girecektir.


- 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler. Bu fıkraya ilişkin eğitim programları, eğitimin süresi ve eğiticilerin nitelikleri ile görevlendirmeye ilişkin hususlar Bakanlıkça belirlenir.



Buna göre kimlerin İş Güvenliği Uzmanı (İGU), İşyeri Hekimi (İH) ve Diğer Sağlık Personeli (DSP) çalıştırması gerektiğine dair tablo aşağıda yer almaktadır.

 





AZ TEHLİKELİ
TEHLİKELİ
ÇOK TEHLİKELİ
RİSK  DEĞERLENDİRMESİ
(1)
6 yılda bir
4 yılda bir
2 yılda bir
ACİL DURUM EKİPLERİ(7)
 50 çalışanda bir 2 kişi
(arama, kurtarma 1, yangın söndürme 1)
20 çalışanda 1 ilkyardımcı
 40 çalışanda bir 2 kişi
(arama kurtarma 1,
yangın söndürme 1 )
10 çalışanda 1 ilkyardımcı
30 çalışanda bir 2 kişi
 (arama, kurtarma 1, yangın söndürme 1)
10 çalışanda 1 ilkyardımcı
ACİL DURUM PLANI (2)
6 yılda bir yenilenir
4 yılda bir yenilenir
2 yılda bir yenilenir
İŞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ
3 yılda bir 8 saat
2 yılda bir 12 saat
Yılda bir 16 saat
SAĞLIK MUAYENESİ(6)
5 yılda bir periyodik muayene
3 yılda bir periyodik muayene
Yılda bir periyodik muayene
İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI (3)
İşçi başına ayda 6 dk.
(1.1.2016’da 10 dk.)
İşçi başına ayda 8 dk.
(1.1.2016’da 20 dk.)
İşçi başına ayda 12 dk.
(1.1.2016’da 40 dk.)
İŞYERİ HEKİMİ (4)
İşçi başına ayda 4 dk.(1.1.2016’da 5 dk.)
İşçi başına ayda 6 dk. (1.1.2016’da 10 dk.)
İşçi başına ayda 8 dk. (1.1.2016’da 15dk.)
DİĞER SAĞLIK PERSONELİ(5)


10-50 kişi: çalışan başına ayda 10 dk(1.1.2016'da 10 ila 49 çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 10 dakika
50-248 kişi:çalışan başına ayda 10 dk(01,01,2016'da 50 ila 249 çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 15 dakika)
250 ve üzeri:çalışan başına ayda 15 dk.(01,01,2016'da 250 ve üzeri çalışanı olan işyerleri çalışan başına ayda en az 20 dakika)
ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ
2-50 çalışan arası 1,
51-100 çalışan arası 2,
101-500 arası 3,
501-1000 arası 4,
1001 ile 2000 arası 5,
2001 ve üzer 6 çalışan tems. olarak görevlendirilir.



(1)Risk değerlendirmesi şu durumlarda kısmen veya yenilenir; işyerinin taşınması ve binalarda değişiklik yapılması, işyerinde kullanılan teknoloji, makine ve ekipmanlarda değişiklik, üretim yönteminde değişiklik olması, iş kazası, meslek hastalığı veya ramak kala olayı meydana gelmesi, çalışma ortamı ölçümü ve sağlık gözetimi sonuçlarında gerekli görülmesi, işyeri dışından kaynaklanan ve binayı etkileyen bir tehlike ortaya çıkması.
(2)Belirlenen acil durumları etkileyecek ve yeni acil durumların ortaya çıkmasına sebebiyet veren hallerde süre beklenmeden yenilenir, yılda bir her işyeri tatbikat yaptırmalıdır.
(3)Az tehlikeli sınıfta 1000 işçi çalışıyorsa 1 tam süreli, tehlikeli sınıfta 500 işçi çalışıyorsa 1 tam süreli, çok tehlikeli sınıfta 250 kişi çalışıyorsa 1 tam süreli uzman görevlendirilir.(1,1,2016'da)
10’dan az çalışanı olan az tehlikeli sınıftaki işyerinde işçi başına yılda en az 60 dk. iş güvenliği uzmanı görevlendirilir.
(4) Az tehlikeli sınıfta 2000 işçi çalışıyorsa 1 tam süreli, tehlikeli sınıfta 1000 işçi çalışıyorsa 1 tam süreli, çok tehlikeli sınıfta 750 kişi çalışıyorsa 1 tam süreli hekim görevlendirilir.(1,1,2016'da)
(5)10 ‘dan fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde görevlendirilir.
(6) Özel politika gerektiren grupta yer alanlardan çocuk, genç ve gebe çalışanlar için en geç altı ayda bir defa olmak üzere periyodik muayene tekrarlanır.

(7) 10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde birinci fıkrada belirtilen yükümlülüğü yerine getirmek üzere bir kişi görevlendirilmesi yeterlidir.

Kaynak: http://www.isguvenligi.com.tr/